Asya Hunları - Asya Hunları Kimdir? - 1.Bölüm





Asya Hunları

Asya Hunları Kimdir?


Hunlar'dan önce Anadolu, Mezopotamya, Çin Hindistan'da Türklerin izine rastlanılsa da Türklüğün en eski çağlarına ait araştırmalar tamamlanamadığından yada kesin bir sonuca ulaşılamadığından, yazılı kaynaklara ve belgelere dayanan Türk tarihi Hunlar ile başlar.

Ancak Sümerce gibi dil örneklerine bakıldığında bu medeniyeti yaratan kavimlerin Orta Asya kökenlerine ait sağlam deliller oluşturmaktadır.

Hun devletinin ne zaman kurulduğu kesin olarak bilinemese de tarih sahnesine teşkilatlı ve güçlü bir devlet yapısı ile çıkmışlardır.

O dönemler Çin kendi çevresinin dışına çıkmayan devletti ve kendilerinden başka bir devlet tanımıyorlardı. Etrafındakileri barbar ve düşman olarak görüyordu.

Çin kaynaklarında Hunlar ilk defa M.Ö 318 yılında çeşitli mücadelelere katılmasıyla görülür. Hunlar 4.yüzyılın sonlarından itibaren devletler arası ilişkilerde yerini almıştır. Bu güçlü bir Hun devleti olduğunu gösterir.

Hun devletinin merkezi Ötüken ormanı idi. Ötüken, Orhun ve Selenga nehirlerinin kaynak havzasının bulunduğu yerdir. İsimleri Çin yazılı kaynaklarında "Hsiung-nu" şeklinde söylenmekteydi. Hsiung-nu sözcüğü "Topluluk, Halk, Kavim" anlamına gelen Türkçe "Kun veya Kün"(Hun) kelimesinin Çince söylenişiydi. Çince kaynaklardan Hsiung-nu olarak geçen bu devletin adı, Batı kaynaklarında "Hun" şeklinde yazılmıştır.

Hun-Çin Mücadelesi ve Sonuçları

Hunların ekonomisi hayvancılığa dayanıyordu. Tarımsal ve diğer ekonomik faaliyetler neredeyse yok denecek kadar azdı. Bu nedenle Hunların hayvancılık ile elde ettiği ürünler uzun süreli geçinmelerine yetmiyor, daha başka ürünlerle desteklenmesi gerekiyordu. Çin'de ise tam tersi söz konu idi. Tarım ürünleri bol ve çeşitli, ekonomileri geniş imkanlar sunmaktaydı. Bunu fark eden Hunlar gözünü Çin'e çevirdi. 

Yaşamaları ve geçinebilmeleri için, Çinlilerin birikmiş ve çeşidi bol mallarını, servetlerini ellerinden almak zorundaydılar. Sık sık Çin'e akınlar düzenleyerek, ekonomilerinin eksiğini kapatma yoluna gitmişlerdir. Üstelik Çin'in kolay bir av olması, Hunların akınlarını sıklaştırmıştır. Hunlar bununla da yetinmeyip; Çin'in verimli bölgelerini ele geçirip (Sarı nehir Havzası) Çin'in içlerine kadar ulaşmışlardır.

Bu nedenle sonu gelmez bir Hun-Çin mücadelesi de başlamıştır. Mücadele gitgide şiddetlenip Çin'in en büyük meselesi olmuştur.

Hun akınları Çin için adete bir yıkım olmuştur. Çin halkı muazzam zarar görüp; artık sınır bölgelerinde ziraat yapılamaz, ürün alınamaz hale gelmiştir. Çin halkı perişan olmuştur. Hatta yakınmaları ve feryatları şiirlere konu olup günümüze kadar ulaşmıştır. Bu ağıtların birin halk şöyle feryat ediyor: “Ne evimiz kaldı ve ne de yurdumuz. Bu, Hunlar (Hien-yün) yüzündendir. Hunlara ve böyle bir tehlikeye karşı niçin tedbir alınmadı.”

Çin devlet adamlarının yetersizliği ve çaresizliği sonucunda Kuzey Çin'de Hun akınlarının ve yağmalarının yapılmadığı yer kalmamıştır.

Kendinden başka devlet tanımayan ve kendi kabuğuna çekilen Çin, Kuzey Çin'i ele geçiren ve ekonomisini alt üst eden Hunları artık daha yakından tanımaya mecbur kalmıştır.

Çin sonunda Hunların yapmış olduğu akınların düzensiz, dağınık kütleler tarafından yapılan rastgele akınlar olmadığını, tam tersine mükemmel bir teşkilat ve iyi eğitimli düzenli bir orduyla yapıldığını anlamıştır.

Çin-Hun mücadelesi hem Çin hemde Türk tarihi açısından önemli gelişmelere yol açmıştır. 

Bunlardan şöyle bahsedebiliriz:

  • Hun-Çin mücadelesinin etkisi en çok Çinlilerin dünya görüşü üzerinde olmuştur. Çünkü Çinliler, daha önce kendilerine benzemeyen ve kendilerinden olmayan kavimleri “barbar” saymışlar ve haklarında bilgi sahibi olmaya bile ihtiyaç duymayarak, hepsini aynı ad altında anmışlardır. Dış dünyaya açılan Çinlilerin dünya görüşleri de, esaslı bir şekilde değişmeye ve genişlemeye başlamıştır.
  • Çinliler, Hun akınlarını durdurabilmek için büyük emek ve sermaye harcayarak, “Çin seddi” adıyla anılan dünyanın en büyük savunma sistemini meydana getirmişlerdir. Dünyanın hiçbir yerinde ve devletinde, savunma amacıyla yapılmış böylesine muazzam seddin bir benzeri ve örneği dahi bulunmamaktadır. Bu da, zamanın en güçlü, en mükemmel ve en süratli ordusunun Hunlar tarafından eğitilmiş olduğunu gösterir. Öte yandan, Çin seddi ile birlikte Çinliler arasında ilk defa devlet sınırı fikri doğmuş ve gelişmiştir. Ayrıca, bu surlar, Çinliler için hem güvenlik hem de ekonomik bakımdan çok büyük yararlar sağlamıştır.
  • Çinliler, son derece muhafazakâr bir millet olmalarına rağmen, Hun akınlarını durdurabilmek ve Hunları sınırlarının ötesine atabilmek için tarihlerinde ilk defa ordularının giyim ve silahlarında köklü bir reform yapmışlardır.
  • Çinli komutanlar, Hunlara karşı yaptıkları her seferin düzenli raporlarını yazmışlar ve bunları ilgili devlet görevlilerine teslim etmişlerdir. Çin devlet arşivinde toplanan bu resmî belgeler, daha sonra Çinli tarihçiler tarafından alınıp düzenlenmek suretiyle Çin Yıllıkları meydana getirilmiştir. Bu yıllıklar, hem Hun hem de Çin tarihi bakımından son derece önemlidirler.

Zira, Hunlardan bize kendi dillerinde yazılı belge kalmamıştır. Biz bugün, Hun tarihinin önemli bir kısmını Çin Yıllıkları vasıtasıyla öğrenebilmekteyiz.

Daha sonraları Çin köklü değişimler yaparak düşmanını detaylıca inceledi. Yavaş savaş araçlarını kaldırıp Hunlar gibi hızlı ve seri atlı birlikleri kurdular. Daha sonrasında geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olan Çin, giydikleri bol ihrama benzer elbiseleri kaldırıp bunun yerine Hunlar gibi pantolon, çizme ve börk gibi elbiseler giydi. Savaş aletlerini dahi Hunlardan kopyaladılar. Hunlar gibi savaş tekniklerini ilerletip, disiplinli ve düzenli bir ordu kurdular. Bir nevi düşmanlarıyla aynı taktikte savaşıp onları taklit ettiler. Uyguladıkları değişimler etkisini gösterdi ve Hun orduları artık sınır boylarında durdurulmaya başlandı. Hatta Hunlar, Çin sınırlarının ötesine geri püskürtüldü. 

Kuzey Çin sınırlarını kaybeden Hunların en verimli otlakları da elden çıkmasıyla ekonomisi ciddi bir şekilde sarsıldı. Bundan daha kötüsü ise Hunlar açlık tehlikesi ile karşı karşıya kaldılar.

Hun Hanedanın Sarsan İç Kriz

M.Ö 210 yılında Çin İmparatorunun ölümü üzerine ülkede bir karışıklık başladı. Teoman ise tarihin önüne çıkardığı bu fırsatı kullanarak, Çin Kuzey'indeki kaybettiği eski otlakları ve sınır boylarını almayı başardı. Çin'in içlerine doğru yaptığı doğru akınlarla ekonomisini de düzeltmiş oldu. Fakat her şey iyiye giderken Hunlar da bir karışıklık ile sarsıldı. Bu karışıklık Teoman ile oğlu Mete arasında olmuştur.

Bu anlaşmazlığın sebebi, Teoman oğlu Mete'nin veliahtlık yetkilerini alarak, onun yerine diğer karısından olan başka bir oğlunu yerine getirmek istemesidir. Bunun üzerine Mete darbe ile babasını bertaraf edip, Hun Hükümdarı olmuştur.

Bu konuyla ilgili yazıyı okumak için: Hun Hükümdarı Teoman'ın oğlu Mete'ye kurduğu komplo.

Bu olay, hiç şüphesiz Türk devlet geleneğinde büyük bir inkılaptır. Burada hemen belirtelim ki, Mete’nin hareketi bu inkılapla sınırlı kalmamıştır. O, uzun saltanatı boyunca Türk tarihinin en esaslı ve en kalıcı faaliyetlerini gerçekleştirmiştir. Kanaatimizce, Türk tarihine kalıcı damgasını vuran, etkilerini geniş bir mekan ve uzun bir zaman içinde devam ettirebilen bu dönemin yeniden ele alınması ve Çin yıllıklarının sağladığı destani nitelikteki bilgilerin yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. 

Asya Hunları - Asya Hunları Kimdir? - 1.Bölüm Asya Hunları - Asya Hunları Kimdir? - 1.Bölüm Reviewed by FitKadın on Kasım 06, 2017 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.